Adı bende kalsın.Bir
çocukluk arkadaşım vardı, karate yapıyordu.Gerçi o zamanlar herkes karate ve
benzeri dövüş sanatlarına fazla ilgiliydi. Jan kulod van dam, Ceki Ceyn, Burus lii...
Ortalık kırılıyor! Hatırlayanlar iyi bilir, şimdiki kahve salonları gibi o
zaman da video salonları vardı. Parasını verip bir sandalye kapıyorsun,
meşrubatını kucağına alıp , filmini izliyor, bir kaç hareket kapıp çıkıyorsun.Hareketi kapıp çıkanlardan biri de
maalesef bizim ailedendi. Bu ünlü dövüşçü kervanının meşhur olduğu yılların, abimin
ergenlik dönemine denk gelmesi benim cidden şanssızlığımdı. Dirsek ve diz
hareketlerinden, döner tekmelere,paytak yürüyerek dayak atan sarhoş turna stilinden,zıplayıp
yumruk atan çekirge stiline, alın hizasına sarılan yamalarla oluşturulan
şampiyon çocuk stilinden, parmakları önde kavuştarak ileri doğru gel-git lerle
rakibi tehdit eden zehirli kobra stiline kadar, üzerimde denenmeyen hareket
kalmadı.Şükürler olsun; vcd, dvd derken,video oynatıcıların evlerde mantar gibi
çoğalması ile bu salonlar da ömürlerini tamamladı,bunlara eski rağbet de
kalmadı.
Ben bu karatenin bir faydasını
görmedim. Ama bir gün umutlarım hiç olmadığı kadar yeşerdi. Yıllarca mağduru
olduğum bu savunma sporunun bu kez galibi olmak, en azından kazanan ekipte yer
almak şansını yakaladım. Bahsettiğim çocukluk arkadaşımda da abim vâri emâreler vardı. Ara sıra O’nu
bemyeyaz ve gizemli karate elbiseleri ile boş oyun arazilerimizde tuhaf
hareketler yaparken görüyordum. Ben sabahın köründe, misketlerim için fotuk dediğimiz çukurlar kazarken; O, kavak
ağaçlarının serin yaprakları altında, yüzünü sabah güneşine verip beyaz ve bol
elbisesi ile tek ayağının üstünde durarak diğer ayağını da karnına çeker,
değişik, güzel hareketler yapar, beni büyülerdi.Karate dersleri aldığını
biliyordum,ama akıllı efendi çocuktu. Bir kez bile kavga ettiğini görmedim.
Arada bir çok ısrar ettiğimizde bir iki hareket gösterirdi. En büyük alâmeti
yüksek yerlerden atlamaktı.Kötü düşerdi ama hemen kalkar üstünü başını
süpürürdü. Yaa sen niye hiç kavga etmiyorsun diye sorduğumuzda hocasının onlara
“salonda öğrendiklerinizi asla dışarıda uygulamayacaksınız” diye yemin ettirdiğini söylerdi. Bu yeminden
abimin nasıl haberi olmaz diye çok hayıflandığımı hatırlarım.
Bir yaz günü bizim karateci çocukla denize gidiyoruz. Evlerden yarım ekmekleri aldık, poşete koyduk. Kaşüstü plajina yürüme gidip geleceğiz merkezden, dünyanın yolu, para yok. Plajın arkasında bir sebze tarlası var.Dünyanın en güzel kokan domates ve salatalıkları! Tarladan dometes çalıp, yüzdükten sonra, mis kokulu kıpkırmızı dometeslerimizi ekmeklerimizle yiyip akşam geri geleceğiz.
Tarlaya önce ben daldım. Dört beş tane dometes çaldım. Bizim emsallerde iki çocuk peşimizden küfrederek bağırdı. Kaçmaya başladık, çocuklar da peşimizden...
Bunlar bizi yol ağzında bir yerde kıstırdı. Ama ben gayet soğukkanlıyım,o kadar soğukkanlıyım ki domateslerin birini kaçarken yedim. Yanımda yılların karatecisi var. Artık yemini bozacak,bilinçli ve seri hareketlerle rakibi etkisiz hâle getirecek.
Bir yaz günü bizim karateci çocukla denize gidiyoruz. Evlerden yarım ekmekleri aldık, poşete koyduk. Kaşüstü plajina yürüme gidip geleceğiz merkezden, dünyanın yolu, para yok. Plajın arkasında bir sebze tarlası var.Dünyanın en güzel kokan domates ve salatalıkları! Tarladan dometes çalıp, yüzdükten sonra, mis kokulu kıpkırmızı dometeslerimizi ekmeklerimizle yiyip akşam geri geleceğiz.
Tarlaya önce ben daldım. Dört beş tane dometes çaldım. Bizim emsallerde iki çocuk peşimizden küfrederek bağırdı. Kaçmaya başladık, çocuklar da peşimizden...
Bunlar bizi yol ağzında bir yerde kıstırdı. Ama ben gayet soğukkanlıyım,o kadar soğukkanlıyım ki domateslerin birini kaçarken yedim. Yanımda yılların karatecisi var. Artık yemini bozacak,bilinçli ve seri hareketlerle rakibi etkisiz hâle getirecek.
Kulak çınlaması nedeniyle tam olarak anlayamadığım; içerisinde domates,
ana, avrat gibi tuhaf sözcüklerin olduğu cümleler kurdular. Peşine iki tokat
daha geldi, ben hâlâ umudumu koruyorum. En azından savunma bekliyorum; yok!
Çocuklar besili köy çocuğu, vurdukları verden ses geliyor.
Orada iki kamyon dayak yedik.Yanımızdan geçen bir adam bize acıdı da mor renkli küçük otobüs biletlerinden bir tane verdi. Yine bir teselli oldu, o halde nasıl yürüyeceğiz.Otobüs şoförü de sağolsun küçüğüz diye bir biletle ikimizi kabul etti.Sonra mahalleye döndük. La oğlum niye dövmedin şunları, bizi mahvettiler, hâlâ kulağım çınlıyor dedim. Hâlâ hoca diyor hâlâ yemin diyor. Lan senin hocanın da senin de... dedim bizimkiyle kavga ettim, benle nasıl kavga ediyor! Ama karate felan değil bildiğin kara dövüş.
Sonraları öğrendim, meğer bizimki sadece bir karate antrenmanına çıkıp kariyerini tek antremanla bitirmiş. O gün de hocanın yemin ettireceği mi tutmuş orasını daha netleştiremedim...
MUSTAFA KEMAL YAVUZ
17.02.2017
Orada iki kamyon dayak yedik.Yanımızdan geçen bir adam bize acıdı da mor renkli küçük otobüs biletlerinden bir tane verdi. Yine bir teselli oldu, o halde nasıl yürüyeceğiz.Otobüs şoförü de sağolsun küçüğüz diye bir biletle ikimizi kabul etti.Sonra mahalleye döndük. La oğlum niye dövmedin şunları, bizi mahvettiler, hâlâ kulağım çınlıyor dedim. Hâlâ hoca diyor hâlâ yemin diyor. Lan senin hocanın da senin de... dedim bizimkiyle kavga ettim, benle nasıl kavga ediyor! Ama karate felan değil bildiğin kara dövüş.
Sonraları öğrendim, meğer bizimki sadece bir karate antrenmanına çıkıp kariyerini tek antremanla bitirmiş. O gün de hocanın yemin ettireceği mi tutmuş orasını daha netleştiremedim...
MUSTAFA KEMAL YAVUZ
17.02.2017
Agzina saglik abi cok guzek bir hikaye insani hem gulduruyor hem eskilere goturuyor
YanıtlaSilTeşekkür ederim kardeşim.
YanıtlaSil