Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Üzüntü Lambasının Cinleri

En erken anılarımdan biridir bu fotoğraf. Bir kurban bayramı sabahıydı, o yüzden Esin’ le ben cicileri giyinmişiz , babam ve büyük amcam kurban kesecek.  Sahi böyle kaç şey hatırlıyorum o yaşlara dair. Mahallemizde dere vardı mesela hatırlıyorum. Benden büyükler o dereden su içildiğini söylese de , ben yetişemedim. Ben dereyi gördüğümde kadınlar kenarına çömelmiş çamaşır yıkıyordu. Benim çocuğum ise üzerine beton dökülüp, kemik hastanesinden İnci Sokağa kadar merdiven yapılmış halini gördü. Geceleyin ıssız bir vakit o merdivenden yürürseniz, bir çığlık gibi hala  sesini duyabilirsiniz.  Neden geçmişe gidince hep üzülürüm. Eğlenceli şeyler de çok aslında çok gülmüşüz yaşarana dek gözlerimiz.Ama sanırım insan çok özlediği şeyin bir daha geri gelmeyeceğini bildiğinde , tüm duygular üzüntüde birleşiyor. Özlem de , şefkat de , sevgi de , minnet de…Hepsi aynı üzüntü lambasına sığmayı başarıyor. Ne zaman lambanın tozunu temizlemeye başlasan, içinden binlerce cin çıkar. Hepsi iyisiyle kötüsüyl
En son yayınlar

YAZIN YOLU

Düşmüşüm yazın yoluna Kıştan ümitvar değilim artık Bir jilet çiziği bahar  Kürek kemiklerimin arasında Ne Sakalardan Tunga 'nın ölüşü Ne Ksenephon ve On Binlerin Dönüşü Güneşin altında uyumak, Uyumak istiyorum. 

DEKADANS

 Başlıktaki kelimenin anlamı hakkında bir fikriniz yoksa, onu İspanyollar'a ait bir yerel halk oyunu adı sanabilirsiniz. Ancak öyle değil. Dekadans Fransızca bir kelime ve "yozlaşma, çürüme" anlamına geliyor.  Asırlar boyunca, dünya milletleri arasında, asaletinden ve mağrurluğundan ödün vermeden yaşayan, bunu yaparken de bilimin ve zenginliğin nimetlerinden fazlasıyla faydalanan doğu halklarının bugünkü durumunu özetleyen bir kelime aynı zamanda.  Ancak yine de konunun İspanya ile şöyle bir bağlatısını kurabilirim. Onuncu yüzyılda yaşamış, ünlü müslüman tıpçı Zehravi, bir Endülüslü'dür. Zehravi'nin meşhur kitabı Cerrahiye, asırlarca Avrupa üniversitelerinde okutulmuş, bugünün modern Avrupa tıbbının alt yapısını oluşturmuştur. Ancak gelin görün ki, Cerrahiye 'nin Avrupa' daki son baskı tarihi 1778 'dir. İşin Türkçesi, atı alan Üsküdar'ı geçmiştir. Artık Müslümanların kendisi dahi, tıp öğrenimi için Tebriz yada Şam yerine Viyana yahut Paris' i t

KARABATAK

 Aç topraklar yutarken Köpüklü suları Bir karabatak havalanır Göz kırparken kayalıklara Anlarsın, Sandalların kumlara Gülüşlerimizin ise  Ağlara takıldığını

PESİMİSTİN ÖLÜMÜ

        Dünyaya geldiğim gün, sanki bu gün . Düşüvermişim gökten pat diye. Uçsuz bucaksız bir vadinin ortasında yalnız ve kuşkulu. Geçmişim buruşturup atılmış bir kağıt mendil, geleceğim zaten hiç olmamış. Gelecekte bir yerim var şimdi isyan bayrağını dişlerimi sıkarak göndere çektiğim.  Neden diye yankılanan ses tekrar çarpınca  yüzüme, sorunun muhatabının da yine ben olduğumu anlıyorum.  Köleler, kadınlar, atlar, savaşlar ; ırklar, diller, tufan hikayeleri,yine mızrakların ucunda mezhepsel korkular görüyorum.  İlk kim aldatıldı, kim kaybetti sevdiğini ilk... İlk birayı kim içti, kim sarhoş olup şarkı söyledi ilk...  Mutluluğu mağara duvarlarında mumla arayan bir ressamım. Yazdan nefret ediyorum israf diye ve kış güneşine tapıyorum. Varlığını içimde çok olmuş öldüreli, şimdi yokluğunu nefretimle besliyorum. Köprüler kurulur senden bana, asma köprüler. Bizi kavuşturacağına yemin edip söz veren nehirler zamansız yarılır, kaderimi yazarken tanrı güler, yemin eder ama bir ayağını da kaldı

BAHRİYELİ

  Sizin de küçükken ,istemediğiniz bir şeye şahit olup da yüzünüzü avuçlarınızın içine sakladığınız oldu mu? Oldum olası dizlerimin bağı çözülür, kanım sonsuza kadar etimden çekilir gibi olur bir kesik görsem. Uzanamayıp da mundar yakıştırması yapmak istediğimden değil ama gerçekten, kimya hocamın iddiasının aksine , benden asla bir cerrah olmazdı. Bırakın görmeyi, kanın; kesiğin,bıçağın adı geçse hâlâ bir şeyler kopar gider benden. Bir çocuğun hayal âleminde bambaşka bir dünyadır köy. Rutubet kokan küçük  bakkalı, bayrama hazırlanmış beyaz boyalı eski ve güzel camisi , kenarlarında papatyaların oynadığı daracık patika çimen yolları ve ilk kez gördüğü kırmızı yanaklı yanık tenli çocuklarıyla masal ülkesinin yeni maceralarına hazırsınızdır. Ancak ben yıllarca korktum köyden. Korkuttu beni bir adam. Hem de ulu orta herkesin içinde! Üstelik ne kimse tepki gösterdi bu adama , ne de kızdı. Birkaç kişi yüzünü ekşiterek baktı sadece ve gidip masasına oturdu yine demli çayından bir yudum daha

ESRAR

Bu yazıyı birilerini bir şeylere özendirmek yada  bazı davranış ve maddeleri övmek için yazmıyorum. Bu nedenle yazıma ABD'nin 44. başkanı Barack Obama 'nın söylediği gibi gireyim: "Gençliğimde ben de esrar içtim. Ama kızlarıma söyledim ; kötü bir fikir, zaman israfı ve sağlığa pek faydalı değil..." Bununla birlikte, son yıllarda İngiltere' de yapılan araştırmalarda, esrarın alkol ve sigaradan daha zararlı olmadığı ortaya konmuş. Bu yazıyı esrarın fayda yada zararlarını anlatmak için değil, aslında onunla ilgili bir anıma girebilmek için kaleme aldım. Ancak bugün toplumda esrar içmek hala bir tabu sayıldığı için adımlarımı dikkatli atıp kelimeleri özenle seçmek durumundayım. Yine de dünyanın geri kalmış yada ileri gitmiş bir çok ülkesinde ot içmenin belli ölçülerde serbest olduğunu hatırlatayım. En son Kanada ülkesi, günde üç gram olmak üzere kullanımı serbest bırakmış. Tabular, toplumun çoğunluğu tarafından tasvip edilmeyen davranış ve düşünceler bütünü.