Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

KARA KEDİ / ŞAMARLA GELEN LANET

Rutin dini vecibelerimi yalan dünyanın zalım düzenine uyup unuturken, nasıl olur da yirmi yıldır her kara kedi gördüğümde saçımdan bir tel koparmaya üşenmem anlamadım gitti.  İster yaya olayım, ister aracı ben kullanayım hiç  farketmez, bir kara kedi önümden geçmişse elim panikle saçıma gider ve en kısa sürede  bir saç telimi koparıp havaya üflerim. Son yirmi yılda benim kafamdan kopardığım saçları Süleyman Demirel 'e ekseler ,o dinamizmle üç koalisyon daha kurardı rahmetli. İşin ilginç yanı, her fırsat bulduğumda bağnazlığı ve batıl gördüğüm inanışları acımasızca eleştiren ben,yıllarca ve hatta şimdi bile kendi batıl inancımın gayet  normal olduğuna  inandım. Tek suçu tüylerinin siyah olması olan bu gizemli arkadaşın hikayesi ve talihi, tarih  içinde değişmiş durmuş.  Aslına bakarsanız milattan önce 3000 li yıllarda Mısırlılar bunları kutsal belleyip koruma altına almış, kanunlar ile kendilerine bugün devletin  memuruna tanınmayan haklar tanınmış.Kara kedi  sendikasıydı, de

BEDENLER FİGÜRANDIR

Hayat, kaldırımın iki tarafında da trafik  ışıkların olmadığı ve  trafiğin iki yönlü çok hızlı aktığı tehlikeli bir yol gibi. Sen ise tüm zorluklara rağmen karşıdan karşıya geçmeye çalışan sıradan bir  hayvansın.  Yaşamak, hatta son bir nefes alabilmek için çok şey feda edebileceğin değerli  bir geçiş bu .Dede yadigârı, yorgun bir sehpanın üzerinde, aheste aheste birikmiş ve her gün bir kaçı vernik kokulu döşemenin üzerine düşen takvim yapraklarının hüzünlü harmonisi değil onu değerli yapan.Hiç bir zaman  kendine itiraf edemediğin ama yine de içinde sakladığın o garip canlıyı bir sonraki güne taşıma gayreti. "Kendini bil " derken gerçekten aynada gördüğün o masum  seni kastetmiyordu Yunus . Onca acıya, ısdıraba , kendini unutuşa rağmen, yine de bir gayretle üreme telaşı... Kendini bilmeye ayıramadığın zamanların, sana garip bir hediyesidir, hemen ensende bir yerde, soğuk terle gelen varoluş nöbetleri . Bunu da kendi kendine yarattın. Henüz sen kendini bilemezken,  kendin

GERDANLIK

Üniversiteden mezun olduktan sonraki işsiz ve  huzursuz gençlik vakitlerinden  biri, zamanı  genellikle  Ganita 'da çay ve sigara içerek öldürdüğüm sıradan bir yaz günüydü. İki bin yedi yılı olduğunu üniversiteden mezun olduğum yıl  olduğu için hatırlıyorum. Müstakbel eşim Arzu  ile O' nun ehliyet sınavından çıkmış, geleceğin tatlı  planlarını kaçak göçek yaparken,ben  kısa Winston alacak param olmasına şükürler ediyordum. Bir sohbet arasında  Arzu, lavabo için izin istedi. Son bir yarım nefes çektiğim izmaritimi küllüge basarken, yüzünde şaşkınlık ve tedirginliğin iç içe geçtiği bir ifade ile bizimki  geri geldi. Lavabo 'da bir poşet bulduğunu ve poşetin içinde altın bir gerdanlık olduğunu söyledi. Hele bi bakayım dedim. Gerdanlık parmak kalınlığında, belli ki paraya kıyılıp alınmış. Garsona mı verelim, belediyeye anons mu ettirelim diye düşündük önce . Sonra kendimizce bir çözüm bulduk. Arzu masaları tek tek dolaşıp "değerli bir eşya kaybedip kaybetmediklerini &quo

EVLİYA BOOKİNG

Bazen çevreme bakıp, özgüvensizligimiz ve bir zamanlar  dünyaya damga vuran baskın geçmişimiz arasındaki saçma çizgiye bakıp şaşırıyorum. Kendime tekrar tekrar soruyorum,  nasıl oldu da bir zamanlar millet olarak ürettik,  dünyayı yönettik ve dosta güven  düşmana korku saldık. Ve nasıl bu hâle geldik... Her konuda olduğu gibi seyahat konusunda da aynı donuk tavrımız ve küçümseyen şark kurnazı gözlerimiz. Oysa sehayat dediğin turizm demek. Bugün bırakın Paris'i Roma'yı, kendi ülkemizde 50 milyar dolarlık bir gelirden bahsediyoruz ki bu rakam tüm ihracatımızın ortalama yüzde 25 ini oluşturuyor. Evinden dışarı çıkmaya üşenen bir toplumun, Evliya Çelebi adında 42 yıl boyunca doğu,  batı,  kuzey,  güney demeden  seyahat eden bir atası nasıl olur? Bir Allah ve O'nu anlamayan kulları,  bir peygamber ve O'nu hazmedemeyen ümmeti, bir Fatih ve onu kavrayamayan çocukları  bir seyyah ve O'nu anlamayan torunları... İşte yirmi birinci yüzyıl ortadoğu coğrafyasının panoram