Üniversiteden mezun olduktan sonraki işsiz ve huzursuz gençlik vakitlerinden biri, zamanı genellikle Ganita 'da çay ve sigara içerek öldürdüğüm sıradan bir yaz günüydü. İki bin yedi yılı olduğunu üniversiteden mezun olduğum yıl olduğu için hatırlıyorum. Müstakbel eşim Arzu ile O' nun ehliyet sınavından çıkmış, geleceğin tatlı planlarını kaçak göçek yaparken,ben kısa Winston alacak param olmasına şükürler ediyordum. Bir sohbet arasında Arzu, lavabo için izin istedi. Son bir yarım nefes çektiğim izmaritimi küllüge basarken, yüzünde şaşkınlık ve tedirginliğin iç içe geçtiği bir ifade ile bizimki geri geldi. Lavabo 'da bir poşet bulduğunu ve poşetin içinde altın bir gerdanlık olduğunu söyledi. Hele bi bakayım dedim. Gerdanlık parmak kalınlığında, belli ki paraya kıyılıp alınmış. Garsona mı verelim, belediyeye anons mu ettirelim diye düşündük önce . Sonra kendimizce bir çözüm bulduk. Arzu masaları tek tek dolaşıp "değerli bir eşya kaybedip kaybetmediklerini "soracaktı. Eğer sahibi çıkmazsa, ne yapacağımıza sonra karar verecektik.
Bütün masaları dolaşıp, doğru kişiyi bulamadan tekrar geri geldi. Birer çay daha söyledik. İşin rengi değişmişti. Bugünkü değeri belki on, onbeş bin lira olan bir takı, gözünüzün önünde sahipsiz kaldığında, insanın yüzüklerin efendisindeki muhteris karakter Gollum olup "kiymetlimisss" diyesi geliyor.
Garsonlara mı bırakalım, polise mi gidelim derken aklıma bir fikir geldi. Dedim ki kızım biz burada bir saat daha otururuz, eğer sahibi hâlâ bir yerlerden gelmedi ise telefon numaramı bırakıp çıkar gideriz. Dönerse senindir, dönmezse zaten hiç senin olmamıştır mealinde aşka dair saçma sapan şeyler söyledim. Birer çay daha söyledik. Derken karşı masalardan birinde bir hareketlilik olduğunu gördüm. Denizi solumuza almış, açık ve geniş bir alanda oturuyoruz ,etrafı rahat rahat kesebiliyoruz. Bizim masayı işaret ediyorlar. Bu işaret üzerine, en önde biri kadın, yanında dört beş kişi ile bize doğru gelmeye başladılar. Elli elli beş yaşlarındaki kadın yanımıza gelir gelmez, biraz önce bütün masaları gezip, insanlara bir şey kaybedip kaybetmediklerini sormussunuz dedi nazikçe . Gözlerinde umutla karışık, hâyâl kırıklığı, yüzünde mutsuzluk ve genel halinde tam bir panik vardı. Arzu evet dedi sorduk. Ama siz önce ne kaybettiğinizi söyleyin .
Kadının gözyaşları daha fazla duramadı gözünde, emekli bir beden eğitimi öğretmeni olduğunu, Ankara 'dan Karadeniz turu için geldiklerini, kızına altın bir Trabzon gerdanligi aldığını ve kaybettiğini ağlayarak anlattı. Arzu bu, işini garanti yapar. Nasıl bir gerdanlık tarif eder misiniz diyince, kadıncağız en ince ayrıntısına kadar tarif etti. Artık emanetin sahibi olduğuna emin olunca çantasından poşeti çıkarıp açtı kontrol edip geri verdi.
Kadıncağız iyice koyverdi kendini, bu sefer mutluluktan hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Bize sarıldı. Zaten kendisine değil kızına aldığını tekrarladı, bize kola ısmarlamak istediğini söyleyip misafirleriyle masamıza oturdu. Biz, olur mu öyle şey, siz misafirsiniz, çayı da kolayı da biz söyleriz dedik. Dedik de hepsi kola içse ben hesabı ödemek için bulaşık yıkamak zorunda kalacağım . Böyle kritik zamanlarda her zaman yapilageldigi gibi çok ısrar etmedim. Kolalarımızı içtik, misafirler kalktı, Ankara 'ya selamlar ilettik, sarılıp vedalaştık.
Yedi sene sonra ...
Gözlerimde umutla karışık, hâyâl kırıklığı, yüzümde mutsuzluk ve genel halimde tam bir panik vardı. Otomatik kapının sensörü öne eğilen başımı ve çökmüş omuzlarımi algılayarak iki yana açıldı, tüm umudumu yitirip en yakın karakola nasıl gideceğimi düşünüyordum. Kapının ardındaki soğuk Ankara havası yüzümü yaladı. Aynı anda Esenboğa Havalimani 'nin iç hatlar hoparlörlerinden "Mustafa Kemal Yavuz , Mustafa Kemal Yavuz... Kayıp eşya bürosunda bekleniyorsunuz " anonsu kulaklarımda kutsal bir ses gibi yankılandı. Parası ve kimliği olmayan bir adamın halinden kısa bir süre de olsa çok iyi anladım. Kayıp eşya bürosundan cüzdanımı ve telefonumu alırken aklıma gerdanlıgi bizden almaya gelen gözü yaşlı Ankaralı kadın geldi. Eminim o an birilerine bizden bahsediyor, dua ediyordu. Biz teşekkür ederiz tekrar kolalar için. Yakınlardaysanız bişeyler ısmarlayayım kızım için dolan gözlerimle...
02.05.2017
Yorumlar
Yorum Gönder