Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ESRAR

Bu yazıyı birilerini bir şeylere özendirmek yada  bazı davranış ve maddeleri övmek için yazmıyorum. Bu nedenle yazıma ABD'nin 44. başkanı Barack Obama 'nın söylediği gibi gireyim: "Gençliğimde ben de esrar içtim. Ama kızlarıma söyledim ; kötü bir fikir, zaman israfı ve sağlığa pek faydalı değil..." Bununla birlikte, son yıllarda İngiltere' de yapılan araştırmalarda, esrarın alkol ve sigaradan daha zararlı olmadığı ortaya konmuş. Bu yazıyı esrarın fayda yada zararlarını anlatmak için değil, aslında onunla ilgili bir anıma girebilmek için kaleme aldım. Ancak bugün toplumda esrar içmek hala bir tabu sayıldığı için adımlarımı dikkatli atıp kelimeleri özenle seçmek durumundayım. Yine de dünyanın geri kalmış yada ileri gitmiş bir çok ülkesinde ot içmenin belli ölçülerde serbest olduğunu hatırlatayım. En son Kanada ülkesi, günde üç gram olmak üzere kullanımı serbest bırakmış. Tabular, toplumun çoğunluğu tarafından tasvip edilmeyen davranış ve düşünceler bütünü.

KAĞITTAN GEMİ

Doluyor rüzgarın caddelerime Kokun adres sorar hep adım adım Dilimde adından kalan bir tat var Sanırım ben seni unutamadım... Hayalin koparır beni gerçekten Geceyi gündüzden süzer rüyalar Yokluğun ölüm uykusu gibi Yorgan üstüne yorgan, örter baharlar... Bir sabah uyandım demir atmışlar Kağıttan gemiler limanlarımda Kurşun askerler beni vurmuşlar Bizi sakladığım masallarımda...

DİP

  Denizlerin bize hediye ettiği güzel deyimlerden biridir “dibe vurmak."  Oyuk, çukur, bir şeyin en alt bölümü, tabanı anlamına geliyor dip. Dibe vurmak ise her şeyin bittiği , imkanların imkansız olduğu, çaresizlik bayrağının çekildiği an demek oluyor. Peki gerçekten öyle mi ? Dibe vurmak bu kadar kötü bir şey mi? Kötü olan ve korkulan aslında dibe vurmak değil boğulmaktır ve maalesef işin en acı ve göz ardı edilen kısmı bazen dibe vurmadan boğulmaktır. Eğer dibe vuracak nefesimiz ve zamanımız varsa bunu, "yaşamak" ve "her şeyi yeniden daha iyi kurmak" için kullanabiliriz. Hayat paradoks ve ironilerle dolu ama bence dibe vurmak sanıldığı kadar kötü bir şey değil.   Kaderi mecazlaşmış ne kadar deyim varsa, ilk ve gerçek anlamlarından güç ve ilham almaya devam ederlerler. Ben de bir gün gerçekten ama gerçekten dibe vurdum. Belki de sayının, başka kıtalar ve halklarca varsayılan uğursuzluğu, ya da daha önce tamamen boğulmayacak kadar   şanslı olmamdan b

DÜNE BENZİYOR YARINLAR

Yordu beni insan olmak Kazanmak Kaybetmek Alışmak... Yordu beni ayık kafalar Defterler Hesaplar Provalar... Donuk günaydınlar Gri sabahlara Her gün daha çok düne benziyor, Yarınlar... Mustafa Kemal Yavuz 2019

ÇİÇEĞİM

Zaman salladı dizlerinde bizi Gözlerine daldı ömrümün çoğu Büyüdüm seninle çok yollar aldım Hep sevgi, hep huzur, hep gurur dolu... İyi ki doğdun çiçeğim Sen bir çiçeksin! Gönül bahçemde uçan Tatlı meleksin, Tanrım sana nice ömürler versin, Severim, doyamam aşkına senin... Mustafa Kemal YAVUZ 03.06.2019

BABAANNEM VE BİR UÇUŞUN ÖYKÜSÜ

İnsanoğlunun hayatı,  kendinden güçlü ve özel hayvanları kıskanmak ve onlar gibi olmaya çalışmakla geçti. Bir yere kadar onlara saygı da duyuyordu. İhtiyacı kadar avlıyor, kendi soylarını devam ettirmelerini destekliyor ve doğa anaya şükrediyordu. Zekâ denen özelliğin, insanı doğadan koparıp getirdiği nokta sadece modernizm olmadı. Bu ilkel kıskançlığın umarsız bir kîne dönüşmesi ve insanın kendini doğanın bir parçası yerine, onun karşı konulamaz efendisi sanmasına da sebep oldu. Artık ayıdan güçlü, kurttan daha organize, tilkiden kurnaz ve yılandan daha zehirliydi. Aslanın binlerce yıllık krallığını elinden alıp postunu ayaklar altına sermiş, nehirlerin hakimi timsahın derisinden ayağına papuç yapmıştı. Fillere gem vurmuş, denizlere yelken açıp yeni topraklar ve halklar görmüş ve nihayetinde gözünü yukarıya dikmişti: Yıldızlara...  Ancak bir sorun vardı, insan uçamıyordu!  Oysa bir kuş gibi uçabilmek gerçek anlamda  özgürlüktü. Yukarıdan bakmak, her şeyi görmek ve hakîm olm