Ana içeriğe atla

PESİMİSTİN ÖLÜMÜ

     


 


Dünyaya geldiğim gün, sanki bu gün . Düşüvermişim gökten pat diye. Uçsuz bucaksız bir vadinin ortasında yalnız ve kuşkulu.

Geçmişim buruşturup atılmış bir kağıt mendil, geleceğim zaten hiç olmamış. Gelecekte bir yerim var şimdi isyan bayrağını dişlerimi sıkarak göndere çektiğim. 

Neden diye yankılanan ses tekrar çarpınca  yüzüme, sorunun muhatabının da yine ben olduğumu anlıyorum. 

Köleler, kadınlar, atlar, savaşlar ; ırklar, diller, tufan hikayeleri,yine mızrakların ucunda mezhepsel korkular görüyorum. 

İlk kim aldatıldı, kim kaybetti sevdiğini ilk... İlk birayı kim içti, kim sarhoş olup şarkı söyledi ilk... 

Mutluluğu mağara duvarlarında mumla arayan bir ressamım. Yazdan nefret ediyorum israf diye ve kış güneşine tapıyorum.

Varlığını içimde çok olmuş öldüreli, şimdi yokluğunu nefretimle besliyorum.

Köprüler kurulur senden bana, asma köprüler. Bizi kavuşturacağına yemin edip söz veren nehirler zamansız yarılır, kaderimi yazarken tanrı güler, yemin eder ama bir ayağını da kaldırır.

Yine de sabret sen, belki tanrıyı da öldürürüz bir yıldızın altında. Geçici zaferler kazanır elimiz samanyolunda. Belki şeytana oynayıp tüm pulları, istikbali kumarda kazanırız.

Aslında başka biri olmak istiyorum, bambaşka biri. Fiziken hatta, yeşil gözlü mesela. Yeşil gözlü ve ağaçlarla konuşabilen. Çok şey mi istiyorum, oysa alamadım dünyadan hakkımı. 

Adaletin kılıcını sırtıma sapladı mahkemeler, neye şahitlik edeceğini bilmeyen bir sürü yalancı gözümün önünde yemin etti doğruyu söyleyeceğine. Kalemler kırıldı, takvimler düşüldü, tabi gözyaşları da baba  evinde... 

Yine de idam sehpasına koyabilecek gücüm varken hokkamı. Bir saman kağıdıdır en büyük servet bilirim. Karanlık odamın küçük pencere parmaklığından, sallanarak düşer burnumun ucuna özgür bir kuşun beyaz kanadı. Hokkaya batırır, yazarım geçmişimi geleceğimi, en iptidai zevklerimi, mukaddesatımı ve batıl inançlarımı. 

Böyle ölür, böyle var olurum. 




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SOSYETE BÖLÜĞÜ / SİRİM PİT

Okuldu, sınavdı, işti derken yaş hafiften kemâle dayandı, yirmi yedi oldu.İki  bin dokuz yılının Ağustos ayında vatanî görevimi yapmak üzere Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından orduya alındım. Alındım derken işte, elimde Dyo boya reklamlı, orta boy bir valiz ile nizamiyeden giriş yaptım. Askerliğini yapan abiler ve arkadaşlardan aldığım tüyo üzerine, mantığımı  Gaziantep 5. Zırhlı Tugay 'ının büyük sürgülü  kapısının ardında bırakıp beş ay beş günlük kısa ama hızlı askerlik macerama, ürkek bir adım attım.  Herkes yeşiller içinde. Karıncalar gibi bir yerlere koşturuyor. Çok kalabalık, ama bu kalabalığa imkan vermeyen gizli bir düzen var. Acemi askerim,  bir an önce bölüğümü bulmaya çalışıyorum. Elimdeki kağıtta  TOW Bölüğü yazıyor. Önüme gelene bölüğümün yerini soruyorum. Bu kadar acele etmeme gerek olmadığını, bölükte bensiz de bir şekilde işlerin yürüyebileceğini henüz idrak edemiyorum. Kağıdımı okuyan bazı erler ve komutanlar "Allah Allah" bi...

SOKRATES'İN EKSİK HEYKELİ

SOKRATES'İN EKSİK HEYKELİ Bundan yaklaşık iki bin beş yüz yıl önceydi. Basık burunlu, önü kelleşen saçlarını arkadan sırtına doğru uzatan, göbekli çirkin bir ihtiyar, “ahlak felsefesinin “ temellerini atıyor , ancak gençleri tuhaf bilgiler ile zehirlediği ve Atina’ya yeni tanrılar getirdiği gerekçesi ile idama mahkum ediliyordu. Sokrates, kendisinden iki bin beş yüz  yıl sonra;  hemen yanı başında yeni tanrılarla tanışmış bir ülkede, idama mahkum olan bir gencin , yaşı henüz ölüme tutmadığından, proteinsiz büyütülüp asıldığından haberi olamadan, zehri bir nefeste dikleyerek bu diyardan göçüp gitti. Ucuz bir baldıran zehirini bir dikişte içemeyecek kadar talihsiz bu gençlerin, boyunları kıtır kıtır kırılırken, Soktates’in heykeli, pişman olmuş şehir ahalisi tarafından , Atina tapınağına bir anıt olarak koyuluyordu. Derler ki ; zamanın ve tüm zamanların en iyi filozofu olan Sokrates’e, dünyanın envai çeşit yerlerinden insanlar gelip, ders almak istemiş ancak Sokrates bu...

DÜNE BENZİYOR YARINLAR

Yordu beni insan olmak Kazanmak Kaybetmek Alışmak... Yordu beni ayık kafalar Defterler Hesaplar Provalar... Donuk günaydınlar Gri sabahlara Her gün daha çok düne benziyor, Yarınlar... Mustafa Kemal Yavuz 2019