Ana içeriğe atla

ÇİÇEKÇİ KIZIN DOĞUM GÜNÜ

Bir zamanlar büyük bir kasabada hasta annesiyle yaşayan fakir ama iyi kalpli bir kız varmış. Annesi ile kırlarda topladığı çiçekleri evde demet yapıp, kasabada satar, akşam da ekmek alıp eve dönermiş. Herkes O'nu çiçekçi kız diye çağırırmış. Yine çiçek demetlerini sattığı yağmurlu bir günün akşamında eve dönerken o günün doğum günü olduğunu hatırlamış çiçekçi kız. Ama bir doğum günü pastası alacak kadar zengin değilmişler. Bir an kendini annesi ile doğum günü pastasının mumlarına üflerken hayal etmiş. Hayalinden çabuk uyanmış çünkü ekmek alacağı fırının önüne gelmiş. Bozuk paralarını küçük elleri ile fırıncıya uzatmış ve sıcak ekmeğini kucakladıktan sonra evinin yolunu tutmuş. O anda önünde ağır yüklerle yürüyen yaşlı kadını fark etmiş. Yaşlı kadına seslenen çiçekçi kız : " isterseniz yüklerinize evinize kadar yardım edebilirim efendim " demiş. Yaşlı kadın gülümsemiş ve bu nazik çocuğun iyilik teklifine teşekkür ederek, " peki küçük hanım, o halde bu küçük çuvalı da benim yerime sen taşıyabilirsin" demiş. Çiçekçi kız, başında küçük çalı parçası takılı bir şapkası olan bu garip ve sevimli yaşlı kadınının dediğini yaparak çuvalın birini sırtına yüklenmiş . - Sen kaç yaşındasin diye sormuş yürürler ken yaşlı kadın. - Aslında bugün tam 6 yaşıma girdim demiş çiçekçi kız - "hmmm... o zaman bugün doğum günün olmalı doğum günün kutlu olsun çiçekçi kız. " Çiçekçi kız yaşlı kadının ismini nasıl bildiğine hayret etmiş ama şaşkınlığından soramamış. Sokağı döndüklerinde yaşlı kadının evinin önüne gelmişler. "Şimdi çuvalımı verebilirsin." Çuvali alıp içinden biraz un, biraz süt ,biraz şeker ve yumurta alıp çiçekçi kıza vermiş. Şapkasından çıkardığı çalı parçasını da çiçekçi kıza uzatarak, " Bu sihirli bir çalı parçasıdır, evde bu çalı ile malzemeleri iyice karıştır ve bu sihirli çalıyı her zaman kullanabileceğini unutma " demiş. Eve giden çiçekçi kız annesine olanları anlatmış ve hemen yaşlı kadının verdiği malzemeleri çalı ile karıştırmaya başlamışlar , malzemeler birden kabarmaya başlamış ve şimdiye kadar gördüğü en güzel doğum günü pastası olmuş . üzerinde "iyi ki doğdun" yazıyormuş . Çiçekçi kız doğum günü pastasından bir ısırık almış, pastanın tadı gerçekten harikaymış ve aklına bir fikir gelmiş. Çiçekçi kız bundan sonra artık çiçek satmak zorunda değilmiş. Her seferinde unu ,sütü,şekeri ve yumurtayı sihirli çalısıyla karıştırıp kasabanın en lezzetli pastalarını yapıp satmışlar ve annesi ile mutlu bir hayat yaşamışlar. Tabiki yaşlı kadına da her seferinde bir dilim ikram etmeyi unutmamışlar.


MUSTAFA KEMAL YAVUZ
27.02.2018

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Üzüntü Lambasının Cinleri

En erken anılarımdan biridir bu fotoğraf. Bir kurban bayramı sabahıydı, o yüzden Esin’ le ben cicileri giyinmişiz , babam ve büyük amcam kurban kesecek.  Sahi böyle kaç şey hatırlıyorum o yaşlara dair. Mahallemizde dere vardı mesela hatırlıyorum. Benden büyükler o dereden su içildiğini söylese de , ben yetişemedim. Ben dereyi gördüğümde kadınlar kenarına çömelmiş çamaşır yıkıyordu. Benim çocuğum ise üzerine beton dökülüp, kemik hastanesinden İnci Sokağa kadar merdiven yapılmış halini gördü. Geceleyin ıssız bir vakit o merdivenden yürürseniz, bir çığlık gibi hala  sesini duyabilirsiniz.  Neden geçmişe gidince hep üzülürüm. Eğlenceli şeyler de çok aslında çok gülmüşüz yaşarana dek gözlerimiz.Ama sanırım insan çok özlediği şeyin bir daha geri gelmeyeceğini bildiğinde , tüm duygular üzüntüde birleşiyor. Özlem de , şefkat de , sevgi de , minnet de…Hepsi aynı üzüntü lambasına sığmayı başarıyor. Ne zaman lambanın tozunu temizlemeye başlasan, içinden binlerce cin çıkar. Hepsi iyi...

SOSYETE BÖLÜĞÜ / SİRİM PİT

Okuldu, sınavdı, işti derken yaş hafiften kemâle dayandı, yirmi yedi oldu.İki  bin dokuz yılının Ağustos ayında vatanî görevimi yapmak üzere Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından orduya alındım. Alındım derken işte, elimde Dyo boya reklamlı, orta boy bir valiz ile nizamiyeden giriş yaptım. Askerliğini yapan abiler ve arkadaşlardan aldığım tüyo üzerine, mantığımı  Gaziantep 5. Zırhlı Tugay 'ının büyük sürgülü  kapısının ardında bırakıp beş ay beş günlük kısa ama hızlı askerlik macerama, ürkek bir adım attım.  Herkes yeşiller içinde. Karıncalar gibi bir yerlere koşturuyor. Çok kalabalık, ama bu kalabalığa imkan vermeyen gizli bir düzen var. Acemi askerim,  bir an önce bölüğümü bulmaya çalışıyorum. Elimdeki kağıtta  TOW Bölüğü yazıyor. Önüme gelene bölüğümün yerini soruyorum. Bu kadar acele etmeme gerek olmadığını, bölükte bensiz de bir şekilde işlerin yürüyebileceğini henüz idrak edemiyorum. Kağıdımı okuyan bazı erler ve komutanlar "Allah Allah" bi...

MUTLULUK ÜZERİNE / ARKA BAHÇEDEKİ YALNIZ TABLOLAR

Yirmi birinci yüzyılın ilk çeyreğinin, gözümüze en çok sokulan  kavramı da "mutluluk" oldu. Şarkılarda, sözlerde, akıl vermelerde. Varılması gereken zorunlu bir hedef gibi pazarlanıyor yirmi beş yıldır.  Ürünün adı ve satıldığı mecra önemli değil, tesadüfen denk geldiğimiz bir radyo frekansından satılan  bilmem ne yağının, bilmem ne boynuzunun ne idiğü belirsiz   kreminin vadettigi duygunun çıktığı kapı belli artık. En kurumsalından, en ilkeline, şirketlerin üzerimize tüm iyi niyetleri ile abandığı bu soyut tecavüzün adı mutluluk. Kapitalizm, insanların satın alma güdülerini harekete geçiren ana dürtünün "mutluluk " olduğunu keşfettiğinden beri,her şirket sattığı ürünün acayip bir   mutluluk duygusu vereceğini vadediyor. Her yer gülen suratlarla dolu. Herkes satın aldığı biricik ürününün yanına kıvrılmış,mutluluktan ölmek üzere.Bu sarhoşluğu deneyimlememiz için bir tık uzaktalar.Eskiden insanlar kıyıda köşede neyi varsa denkleştirir ev alırdı. Şimdi 4+1 m...