SOKRATES'İN EKSİK HEYKELİ Bundan yaklaşık iki bin beş yüz yıl önceydi. Basık burunlu, önü kelleşen saçlarını arkadan sırtına doğru uzatan, göbekli çirkin bir ihtiyar, “ahlak felsefesinin “ temellerini atıyor , ancak gençleri tuhaf bilgiler ile zehirlediği ve Atina’ya yeni tanrılar getirdiği gerekçesi ile idama mahkum ediliyordu. Sokrates, kendisinden iki bin beş yüz yıl sonra; hemen yanı başında yeni tanrılarla tanışmış bir ülkede, idama mahkum olan bir gencin , yaşı henüz ölüme tutmadığından, proteinsiz büyütülüp asıldığından haberi olamadan, zehri bir nefeste dikleyerek bu diyardan göçüp gitti. Ucuz bir baldıran zehirini bir dikişte içemeyecek kadar talihsiz bu gençlerin, boyunları kıtır kıtır kırılırken, Soktates’in heykeli, pişman olmuş şehir ahalisi tarafından , Atina tapınağına bir anıt olarak koyuluyordu. Derler ki ; zamanın ve tüm zamanların en iyi filozofu olan Sokrates’e, dünyanın envai çeşit yerlerinden insanlar gelip, ders almak istemiş ancak Sokrates bu...
Sonra bir şey oldu ve ben yazmaya başladım...
Kardeşim süper yazmışsın.Mustafam seni çok aradım.Trabzona geldim birçok kez seni görebilmek adına ve helalleşmek için.Bir keresinde bir çocuk buldum meydanda seni tanıyan.Sana haber etmesini söyledim.Seni aradı ama sen görüşmek istemedin.Ölümlü dünyada kaç günümüz kaldı bilmiyorum.Tatlı acı birçok hatıramız oldu (Bende hep tatlılar kaldı) Seni çok seviyorum kardeşim.Hakkını helal et.Arzuya çok selam.Yeğenleriminde gözlerinden öperim.Allaha emanet ol.
YanıtlaSil