Ana içeriğe atla

KARANLIK SEVER ÖLÜLERİ

Seni son gördüğümde kısa Vinston bir milyondu. Oradan biliyorum vergisi ödenmiş karşılaşmalarımızı. Üstünü hep bıraktığım kötü yaşanmışlıkların . Seni en son gördüğümde cep telefonlarının en küçük olanı makbuldü. Yılanlarla oynardık, zehirli yılanlar kendilerini sokunca biterdi camdan hayatları. Sonra yokladım hafızamı... Mahallede bir bakkal vardı son hatırladığım, Payton'un orda bir yerde, abim bir top almıştı bana, kahverengi tonlarında küçük bir top, en son bunları hatırlıyorum. Ayçiçek tarlası, incir ağaçları, karayemiş. Bir de bize hiç kızmayan hacı anne vardı. Egzos sesleri tabanca gibi patlamıyordu henüz, cırcır böcekleri sıralarını savmamıştı. Ölümüne şişe toplardık bazen de sigara paketinin gümüş kağıdını. İlk zenginlik hayallerimiz yemyeşil çimenlerin nemine gömülmüştü yağmurla. Lan ne kötü bir sigaraydı maltepe! Hayır içtiğimden değil bildiğin element eksikliğinden. Discovery deyince aklımıza aşağı mahalle gelirdi, fight clup denilince yine oranın çocukları. Büyüyüp gördükçe bayır gönüllerini insanların, okul yolu daha bir düzleşti gözümde. Çanta falan taşımak ayıp sayılırdı, sayfaları okunmuş gibi dışarı taşardı kitapların. Raskolnikov Orta Hisara biraz yakın otururdu, emaneti geri almaya karar vermemişti henüz. Nereden aklıma geldi şimdi mortabilite tablosu; yaşlara değil akşamlara göre baştan düzenlenmeli. Kime sorsan bilir , karanlık sever ölüleri.


MUSTAFA KEMAL YAVUZ
16.11.2017

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SOSYETE BÖLÜĞÜ / SİRİM PİT

Okuldu, sınavdı, işti derken yaş hafiften kemâle dayandı, yirmi yedi oldu.İki  bin dokuz yılının Ağustos ayında vatanî görevimi yapmak üzere Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından orduya alındım. Alındım derken işte, elimde Dyo boya reklamlı, orta boy bir valiz ile nizamiyeden giriş yaptım. Askerliğini yapan abiler ve arkadaşlardan aldığım tüyo üzerine, mantığımı  Gaziantep 5. Zırhlı Tugay 'ının büyük sürgülü  kapısının ardında bırakıp beş ay beş günlük kısa ama hızlı askerlik macerama, ürkek bir adım attım.  Herkes yeşiller içinde. Karıncalar gibi bir yerlere koşturuyor. Çok kalabalık, ama bu kalabalığa imkan vermeyen gizli bir düzen var. Acemi askerim,  bir an önce bölüğümü bulmaya çalışıyorum. Elimdeki kağıtta  TOW Bölüğü yazıyor. Önüme gelene bölüğümün yerini soruyorum. Bu kadar acele etmeme gerek olmadığını, bölükte bensiz de bir şekilde işlerin yürüyebileceğini henüz idrak edemiyorum. Kağıdımı okuyan bazı erler ve komutanlar "Allah Allah" bi...

SOKRATES'İN EKSİK HEYKELİ

SOKRATES'İN EKSİK HEYKELİ Bundan yaklaşık iki bin beş yüz yıl önceydi. Basık burunlu, önü kelleşen saçlarını arkadan sırtına doğru uzatan, göbekli çirkin bir ihtiyar, “ahlak felsefesinin “ temellerini atıyor , ancak gençleri tuhaf bilgiler ile zehirlediği ve Atina’ya yeni tanrılar getirdiği gerekçesi ile idama mahkum ediliyordu. Sokrates, kendisinden iki bin beş yüz  yıl sonra;  hemen yanı başında yeni tanrılarla tanışmış bir ülkede, idama mahkum olan bir gencin , yaşı henüz ölüme tutmadığından, proteinsiz büyütülüp asıldığından haberi olamadan, zehri bir nefeste dikleyerek bu diyardan göçüp gitti. Ucuz bir baldıran zehirini bir dikişte içemeyecek kadar talihsiz bu gençlerin, boyunları kıtır kıtır kırılırken, Soktates’in heykeli, pişman olmuş şehir ahalisi tarafından , Atina tapınağına bir anıt olarak koyuluyordu. Derler ki ; zamanın ve tüm zamanların en iyi filozofu olan Sokrates’e, dünyanın envai çeşit yerlerinden insanlar gelip, ders almak istemiş ancak Sokrates bu...

DÜNE BENZİYOR YARINLAR

Yordu beni insan olmak Kazanmak Kaybetmek Alışmak... Yordu beni ayık kafalar Defterler Hesaplar Provalar... Donuk günaydınlar Gri sabahlara Her gün daha çok düne benziyor, Yarınlar... Mustafa Kemal Yavuz 2019